
the beat goes round and round...

Bu Bir Kış gecesi Değil

bu yaz çok fazla deplase oldum. kış geldiğine göre artık ("bir kış gecesi eğer bir yolcu" adında bir blog açtım, normalde bu bile yeterdi kışın gelmesi için ama, bir de hava 20 derecelere düştü. kış geldi), bir döküm yapmak gerek. yaprakları kopmak için birbiriyle yarışan bir not defteriyle, şehirleri ve ülkeleri geçtim. gezdim, gördüm, yazdım. acıdan burkuldum, eğri büğrü oldum, yazdım. okudum, anlamadım, yazdım. okudum, "ben daha iyisini yazarım" dedim, yazdım. yapraklar uçtu, sayfalar dağıldı, cümleler birbirine karıştı. eve döndüğümde, ucu bucağı olmayan kelimeler, başı sonuna bağlanmayan sözler, kafa karışıklıkları ve yarısını kimbilir nerede bıraktığım, mavi bir defter kalmıştı. bütün bunlardan yeni bir anlam yaratabilmek için, bilgisayara aktarmam gerekiyordu yazdıklarımı. normalde erteleyeceğim, ders notlarımın arasında unutacağım, öteleyeceğim bu işi, "bir kış gecesi..." hızlandırdı sanırım.
bu bir pipo değil.
Eyy Ahali
“Tırnovada cadılar türedi . Gün battıktan sonra evlere dadanmaya başladı. Zahireye dair un, yağ, bal gibi şeyleri birbirine katar ve bazen içlerine toprak karıştırır. Yüklüklerde bulduğu yastık, yorgan, şilte ve bohçaları didikler, açar, dağıtır insanların üzerine taş, toprak, çanak ve çömlek atar, hiç kimse bir şey göremez. Birkaç kadın ve erkeğin üzerine saldırmış. Bunlar çağırıldı, soruldu: “Üzerimize sanki manda çökmüş sandık“ dediler. Bu yüzden mahalle halkı evlerini başka yana taşımışlardır. Kasaba halkı bunların cadı denilen habis ruhların eseri olduğunda ittifak etti. İslimye kasabasında cadıcılık ile tanınmış Nikola adındaki adam getirildi ve kendisiyle 800 kuruşa pazarlık edildi. Bu adamın elinde resimli bir tahta vardı. Mezarlığa gider, tahtayı parmağının üzerinde çevirir resim hangi mezara bakarsa cadı o mezardaki habis ruh imiş. Büyük bir kalabalıkla mezarlığa gidildi. Resimli tahtayı parmağında çevirmeye başlayınca resim sağlıklarında yeniçeri ocağının kanlı zorbalarından Tekinoğlu Ali Alemdar ile Apti Alemdar denilen iki şakinin mezarına karşı durdu. Mezarlar açıldı. Cesetler yarım misli büyümüş, kılları ve tırnakları da üçer dörder uzamış bulundu. Gözlerini kan bürümüş, gayet korkunç idi. Mezarlıktaki bütün kalabalık bunu gördü. Bu adamlar sağlıklarında her türlü pis çirkin işi yapmış, ırza, namusa, mala saldırmış, adam öldürmüş Yeniçeri ocakları kaldırıldığı zaman her nasılsa yaşlarına bakılarak cellada verilmemiş ecelleri ile ölmüş kişilerdi. Sağlıklarında yaptıkları yetmezmiş gibi şimdi de halka habis ruh olarak tebelleş olmuşlardı. Cadıcı Nikola’nın tanımına göre , bu gibi habis ruhları defetmek için cesetlerin göbeğine birer ağaç kazık çakılır ve yürekleri kaynar su ile haşlanırmış. Ali Alemdar ile Apti Alemdar’ın cesetleri mezardan çıkarıldı. Göbeklerine birer ağaç kazık çakıldı ve yürekleri bir kazan kaynar su ile haşlandı. Fakat hiç tesir etmedi. Cadıcı “bu cesetleri yakmak gerek” dedi. Bu hususda şer’an da izin verildi ve iki yeniçerinin mezardan çıkarılan cesetleri mezarlıkta yakıldı. Çok şükür kasabamız da cadı şerrinden kurtuldu”
Burjuva
Burjuva
Lâpseki son derece kasvetli bir yer. Havası çoğunlukla kapalı gökyüzü hep gri tonunu korumakta. Havası sıkıcı ve boğucu. Çoğunlukla bu bölgede Burjuva aileleri yaşamakta. Kent yaşlanmış insanlar gibi ciddi ve yorulmuş. Yola devam edemeyecekmiş gibi. 7 günün altısı yağmurludur burada hatta yazları bile insanların tüylerini diken diken edici bir soğuya sahiptir. Şu an bile hava gürlüyor. 3 kişilik üzerinde ahtapot desenleri olan ten renkli koyluğumda şimşeğin çakışı kalp atışlarımı hızlandırmakta. Hayatta veda etmeden önce Melisa ile gidip son oyunumuzu oynamalıyız.
Lapseki 1954( Çanakkale’nin bir İlçesi)
Eldivenlerdi taktım. Yok şu bildiğiniz eldivenler beyaz plastik doktorların giydiği eldivenler. Melisa’ya da giymesini söyledim. Fakat o Dario Argento posterleri öpmek ile meşguldü. Çok seviyor benim geyşa ruhlu kankim o yönetmeni. Babasının hayranlığından ötürü o da aşırı derecede Argento hayranı onu Giallo filmine götürmesen herhalde bana küser. Yoksa öldürür mü? Derdim ne benim hep yönetmenlere atıfta bulunuyorum. Artık dışarıdaydık. Yağmur çok şiddetliydi. Yanımızdaki bahçesinde pembe tavukların bulunduğu eve bakıyorduk. Çimenler yeni ekilmiş gibi yemyeşildi. Ev bembeyaz ve 2 katlıydı. Melisa hep böyle huzurlu bir evin içinde yaşlanarak ölmek isterdi. Aslında bende böyle bir ölüm isterim. Fakat burjuva ailelerine acılı ve yavaş ölümleri yakıştırıyorum. Ölümleride soylu olmalı keman eşliğinde mesela. Haha sinirim onlara. 2 aydır onları izliyor sütlü badem banyosu yapmalar masayı ters çevirip oturmalar,götlerine buzlu badem sokmalar( İlginç fikir J)
Melisa evin kapısını hızlı hızlı çaldı. Kapıyı son derece zayıf sarı saçlı,mavi gözlü bir kadın açtı. Parmağına yeni mavi oje sürmüştü. Burnuna sert bir yumruk indirdim. Kanları milyon dolarlık parkeye akıyordu. Boğazından tutarak salona götürdüm. Çocuk baby tv’nin jenerik müziğini dinliyordu. İşte soylu bir ölüm. Kadını koltuğa fırlattım. Dün geceden hazırladığın halatla onu bağlamaya başladım. Melisa mutfağa girdi. Sanki eviymiş gibi bıçağı aldı. Hizmetçi kızın kafasını lavaboya tutarak yapıştırdı. Kanlar saçların arasından yavaşça akıyordu.
Sonra bebeğinin yanına oturdu. Kanlar ayağıma gelmişti. Bravo Melisa bebeğin boğazını kesmişti. Neyse ki müzik çok uzundu. Bebeği oyuncakların arasına sıkıştırdı. Bıçakla kadının boğazını yavaşça keserken, melisa koltuğa uzandı. Bir sigara içiyordu. Elleri kanlar içindeydi. Zaman kaybetmeden yukarı çıktım. Çocuk odasında rock müzik dinliyordu. Kapıyı kırdım. Çocuğun saçları bu yaşta hipi gibiydi. Bıçağı aniden karnına soktum. Duvara fırlattım. Yerde sürünüyordu. 5 Lt kandan sonra nasılsa ölecekti. Oda da vakit kaybetmeden banyoya girdim. Baba yıkanıyordu. Perdeyi araladım. Göğsüne açımadan bıçağı soktum içinde çevirdim. Kanlar kanalizasyona karışıyordu. Küçük sarışın kızları beni gördü. Kaçıyordu onun ellinden tuttun bacağına hızlı bir darbe indirdim. Bacağı kırılmış olmalıydı. Melisa kapıda beni bekliyordu. Kızı kucağıma aldım.
Bir süre sonra orman içinde yürüyüşe başladık. Ağaçlar çok sıktı. Yürümekte zorluk çekiyorduk. Göle ulaşmak üzereydi. Oduncu bize gülerek “Yine mi kız kesiyonuz hadi hayırlısı kasap et istiyor ona da ayırın şerifte size para vericekmiş bilmiyom artık uğrayı verin gayri” dedi. Kız şaşırmıştı. Bu arada gölü yanında onu yere attım. Diz çöktü. Ağlıyordu. Melisa tabancayı çıkardı. Ve ateşledi. Kız gölün sularının arasına karıştı. Sarıldık. Melisa’nın ağzından kan akıyordu. Bıçağı çoktan ona sokmuştum. Şimdi evdeki köle kızlarla yalnız başıma istediğim eğlenceyi yapacaktım. Cebimden Dario Argento resmini çıkarttım onu üstüne attım. Bütün burjuvalardan nefret ederim. Onlar sanki bilirler sokakta yaşamak ne demektir? Peki ya onları neden mi öldürdük? Onlar evin içindeydi...
İndirim(Komik Bir Anı)

İstediğim Yöne giderim

Sinirliyim. Artık bıktım. Yok şu yöne gidelim,yok böyle gidelim.Olmaz kardeşim sen bana ne karışıyorsun yaa. İstediğim yöne giderim. Sen beni çekiştireceğine kendi gideeğin yönü seçsene bak bakalım. Karışma bana Allah bana akıl ve fikir vermiş istediğimi yaparım. Sen beni çekiştirme tamam mı? Bir her yerim kopacak o olacak.Dvd markette girerim film alacağım. Hemen tavsiye eder kesinlikle şunu al der. Ya nerden biliyorsun ben aksiyon seviyorum. Belkide korku hayranıyım. Kitapçıya gidersin yine aynı şeyler. Ya belki ben o kitabı okudum ya da yazarı sevmiyorum. Ama yok aynı sınavı kazanırsın yok şunu yaz salak olma. Sana ne kendimi mutlu istediğim yöne giderim. Sen bana akıl vereceğine kendine akıl versene. Ama yok ille çok bilmiş gibi davranacak olur mu? İşte çok yardımseveriz ama insanların özel zevklerinede karışmayın artık. Bir yerde durup düşünmeliyiz. İyi niyetliyiz iyi de bu iyi niyet insanların tepkisini alıyor mu?
Vampir Dediğin Nedir?
Hayaletlerin ve kötü ruhların geniş dünyasında,vampirlerden korkunç,onlar kadar tiksinilen ve nefret edilen,ürükütücü ve büyüleyici cazibiye sahip başka bir figür yoktur. Vampir ne hayalletir ne de kötü ruh fakat ikisininde özellikleri bünyesinde barındırır.(monteque summers)
Eğer bu dünyada kesin bir şey varsa o da vampirlerin var olduğudur.Bunun kanıtları saymakla bitmez;Polis,cerrah raporları,rahip ve yargıç gibi ünlü kişilerin sözleri...Bunun yanı sıra vampirlere kim inanır ki?
Hız-güç-dayanıklılık-soğuk ve beyaz ten-ölümsüzlük ve cazibe.Büyüleyici koku...
Ve tabut aslında yalandır. Sadece bir gece uyurlar yani ilk vampir oldukları zaman sonra tabutta gereksinim duymazlar. Kalbine hançer saplanmak edebi eserler yazarların uydurmasından başka bir şey değildir. Kazıkta öyle...Güneşte kül oldukları sadece bir destandır. Çıkarlar ama güneş tenleri elmaz gibi parlattıkları için fark edilirler. İnsan kanı onlara çok tatlı gelir. Fakat sadece hayvcan kanı içerek yaşayabilirler. Ama hayvan kanı çabuk soğuduğu için tercih etmezler. İnsanlar onların ağızlarını sulandırır.
Önsöz
Soluğumu tutarak,upuzun odanınkarşı tarafına,avcının karanlık gözlerine baktım. O da memnuniyetle bana bakıyordu.
Elbette güzel bir ölüm biçimiydi bu;bir başkasının yerine ölecektim. Sevdiğim birinin yerine. Hatta soylu bir ölümdü.Bir anlam ifade ediyoru.
Forks'a hiç gitmeseydim,ölmeyeceğimi biliyordum. Şu anda ölümle yüzleşmek zorunda kalmayacaktım. Ama ne kadar korks korkayım,kararımdan dolayı pişmanlık duyamıyordum. Hayat sizi beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda,sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
Avcı,beni öldürmek için ilerlerken, dostça gülümsedi.

Yaratılış 2:17
Alerji
Brüno
![]() | Pop'un Kralını ilaçlar mı öldürdü? Bu arada, Brüno filminden bir M. Jackson sahnesi çıkarıldı! (27 Haziran 2009) Müzik dünyası en uzaklardaki yıldızını çok genç yaşta kaybetti. Tüm dünyada medya bu önemli ve gizemli müzisyenin ölümünü ve tabii ilginç yaşamını konuşuyor. Jackson'ın doktorları konusunda bir belirsizlik olsa da, aşırı dozda aldığı ilaçların ölüme sebebiyet verdiği söyleniyor. Bu arada sanıldığı kadar zengin olmadığı, 500 milyon dolar borç bıraktığı ve daha pek çok şey yazılıyor. Onun ölümü sinema dünyasında da yankı buldu. Bir yandan ünlüler Jackson'ın ardından açıklama yaparken, Brüno filmindeki bir sahnenin de çıkarıldığı açıklandı. Söz konusu sahnede Michael ve kardeşleri başta olmak üzere, Jackson ailesi ti'ye alınıyordu. |
Bir Kadının Seks Günlüğü

Bir kadının Seks günlüğünün başarısız bir yapım olduğunu size bas bas bağırıyorum. Ben gittim izledim. Zamanlarıma yazık oldu. Fakat salon doluydu. Filmi izlerken herkes birbirinden utandı. Ama insanlar nostalji olsun seksi ev perdede izleyelim diyerek bu filmi izleyeceklerdir. Bu filmin en entrasan yanı kadının kaç adamla seks yaptığını saymak oldu. Ben sayılarını unuttum. Giden olursa sayısını yazsın lütfen çok sinir bozucu bir durum...
Mustafa Türkan
Umacılar
Umacılar
Sokak çok karanlık. Düşmekten korkuyorum. Sokakta 2 lambadan başka ışık saçan bir cisimde yok. İnsanları neredeler? Kimse yok mu? Peki ya ses seste mi yok? Bu siyah cübbeli adamlar hala peşimdeler. Neden beni izliyorlar? Tanıdık birileri mi yoksa düşmanlar mı? Bu zamanlardaki anne ve baban bile seni öldürür. En yakınına bile güvenme derdi dedem. Haklı mıydı acaba? Ses yok, ışık yok beni nasıl takip ediyorlar? Durmamalıyım. Biliyorum ya da hissediyorum kötü bir şeyler sıkıntı yapıyorlar. Bana astsal seyahatte görmüştüm. Evet, bunlar o siyah varlıklar bu sefer siyah cübbe giymişler. Soğuk ve sıcakta yok şimdi. Rüzgârın esentisinide hissetmiyorum. Ama hava olmalı hala yaşıyorum. Yoksa öldüm mü? Öldüysem burası da benim cehennemimdir. Ayaklarımın bileklerine sanki bıçak sokuyorlar da kanın akışı canımı acıtıyor gibi. Evlerin hepsi siyah uzaktan seçilmiyor. Benim evim nerde? İnsanlar yoksa… Ama bu sabah insan doluydu her yer belki de ben şu kötü hastalığa tutuldum. Evet, şizofren oldum. Başka açıklaması ne? Yoksa ben uyurken gökyüzü insanlarımı yuttu. Aman tanrım elbette bunlar babamı öldürenler…Nasıl olmuştu?
Yıl 1949
Babama astral seyahat gücümden bahsettiğimde inanmamıştı. Ama ben onları gördüm. Umacıları biliyorum. Onlar âlemimizle aramızda olan kapıyı her zaman yoklarlar. Beni kullanıyorlar. Babam onlar sadece yaramaz çocuklar için gelir dedi. Bir zamanlar ona da gelmiş o söz vermiş bir daha yaramazlık yapamayacağına ama yapmadı mı? O gün sözünde durmadığı anladım. Kapıyı aralamışlar. O iğrenç dişlerini birbirlerine sürtüyorlardı. Babam onları görünce bir şey yapmadı. Ayakları yok olmuştu bile. Bana dönerek “Onlardan kaçamazsın evlat “ demişti. Beni ellemediler. Ama şu an benim için gelmiş olmalılar.

2009
Çok yaşlandım. Ama koşmalıyım. Beni izlerken geçtikleri yerleri de yiyorlar. Demek ki kıyamet böyle bir şeymiş. Ayakları çok hızlı hareket ediyor. Melisa’ya söz vermiştim. Onu ziyaret edecektim. Hani çiçek alacaktım ona. Ama yapamadım. Belki de şimdiden bir akşam güneşi oldu. Beyaz meleği gördü. Ve ince bir tül çekilmesiyle kuşa dönüşüp gitti dünyamızdan… Ona itiraf edemeden.
Kaçmalıyım! Geliyorlar anneme göre kesik kafa kurban edersen kaçarlardı. Ama anneme güvenemezdim. Her şeyi abartılarla anlatırdı. Ama efsanelerin gerçekleşmesi mümkün değil miydi? Ne demişti onlar için? Annem bu o da koşuyor benle “ Evlat zamanım az. Beni pür dikkat dinle. Umacılar insan kafası kurbanına seni bağışlar. Anneannen dedeni öyle kurtardı. Heybesindekini vererek. Ama ben hiç yapmadım. Emin olamam. Unutma onlardan kaçamazsın oğlum. Onlar seni bulur. Onlar Umacılar…Kokunu her yerde alırlar. Açlar sonsuzluğu yeseler doymazlar yavrum” diyerek toz olup dağıldı. Beynimin bir oyunumu bunlar. Bilmiyorum çıldıracağım tanrım. Ölmeyi arzulatan şeylerdi umacılar. Beni yerlerse canım acıyacak mıydı? Sırf bunu bilmediğim için koşuyorum. Gözyaşlarım hemen kuruyordu. Neden şimdi? Benim yapacak işlerim var. Ben uslu bir çocuğum. Ninesi yanımda belirmişti şimdide “Hayır uslu bir çocuk değildin. Kız kardeşini boğarak öldüren ben miydim? Sen suçlusun umacılar senin için geldiler. Şimdi hepimiz onlarla yüzüyoruz. Sende bizimle yüzeceksin. Sonra uçacağız umacılarda balon ve şeker çok” dedi. Heybesini gördüm,içinde bir şey vardı. Ağlayarak “ Nine heybendekini ver.Canım acıyacak” dedim. Ayaklarım yok oldu. Ninem yürüyordu. Heybesinden akan kana baka kaldım. Yavaş,yavaş yiyorlardı. Tadımı sevmişlerdi. Canım acıyordu. Çığlık atıyordum. Ama sessim çıkmıyordu. Ağzımdan bir yudum aldılar. Kan akmıyordu. Gülüyordum,balonları ve şekerleri vardı. Yüzüyorduk. Sizde yaramaz çocuklarsanız sizinde tadınıza bakacaklar. Çünkü biz onların ağızlarının sularını akıtıyoruz.. Çünkü onlar Umacılar. Ben gördüm. Sizde göreceksiniz onlarda şeker ve balon var. Sonra yüzeceğiz. Hepimiz yüzeceğiz. Sanki kurtulabilirmişiz gibi sanki kaçabilirmişiz gibi…
Mustafa Türkan
Kimim ben?

Hasan kardeşim kendi tanıtan bir yazı yaz deyince bende hemen yazayım dedim. Bu arada ilk olarak belirtmek istediğim bir şey var. Korkunun ahlaka aykırı olmadığını anlatmak istiyorum. Çünkü çoğu insan korkuya ahlaka aykırı gibi bakıyorlar. Ve öcü görmüş gibi tersliyor. Bunlar sadisttir diyorlar. Lütfen bana bu yorumlarla gelmeyin.
Ben Kim miyim?
Ben Kimim?
Adım:Mustafa
Soyadım:Türkan
Ben…. Ben kimim.Yaşayan bir beden….Yaşamaya çalışan bir can….Kimim ben??.. İnsanoğlunun yaratıldığı altı günden birinde yaratılmış,bu bedene verilmiş bir ruh….Kimim ben??….
Hayatımda değişmeyen tek şey yazmak oldu.Şiir yazmak,öykü yazmak,roman yazmak.Yaşadıklarımı,yaşananları,öfkeleri,sevgileri,isyanları dile getirmek kalemle.
Cinsiyet Erkek, Aslan Parçası
Kan Grubu 0 Rh (-)
Medeni Hali Bekar
Burcum Balık
Özelliklerim: İnsanlar ile ilgili herşey beni ilgi alanımdır. Klasik,rock müziklerden hoşlanırım. TArihin gizemli dünyası her zaman beni içeri çeken bir deniz gibidir. Konuşmaktan çok düşünmeyi daha çok severim. Ama son derece sıcaklıyımdır. Kendi hakkımı sonuna kadar korurum. Sinemaya ilgim 7 yaşında başladı. Ve en sevdiğim türün korku olduğunu kısa zamanda anladım. Ve şimdi inanılmaz derece korku severim. En sevdiğim yazar Stephen king,en sevdiğim yönetmen ise Alexandra Ajadır. Ama dario argneto hayranıyımdır. Korku alt türü olarak gore,splatter ve istismar sinaması ilgimi çeker. En sevdiğim korku karakteri ghost face’dir.
Ve en sevdiğim kitap Twiligh “Alacakaranlık”tır. Eh beni tanımanız için satırlar yetmez ama kızasaca kendimi tanıttım.
Sanal Alemde Kullandığım Nickler: Semum13,vforvendetta,stephenking,semum666
Multiplayer Oyun Geçmişi: Bir zamanlar semum13 nicki ile Halo ve Counter Strike ile uğraştım. S4 lig de semum5 ile bir süre ilgilendikten sonra knıght onl,ne,metin 2,İstanbul kıyamet vaktinde takıldım.
Sinema zevkim Hakkında az bilgi verdim. Ama tam bir Quettin Tarantino Hayranıyımdır. Türk filmleri arasında ayrım yapmamaya özen gösteririm.
Televizyon: Televizyon izlemeyi severim ancak af görün kü yerli dizilerden arka sıradakiler ve unutma beniden başka dizi izlemem. Yabancı diziler olarak ise;
Two and a Half Men, According to Jim, Lost, Simpsons, Seinfeld, Married With Children, Las Vegas, CSI:NY, How I Met Your Mother, Sopranos, Rome,Dexter,south park,Famiky guy…
Müzik Zevkim: Sıkı bir Rock ve Metal müzik hayranıyım. Ama bu aralar Slow’da dinliyorum.
İçecekler:Tam bir kola manyağıyım. Ayranlarıda çok severim. Marka vermek istemiyorum. Reklam olur belki…
Yiyecek: Seçim yapmak istemem ama pilav ve taze fasulye özellikle tercihimdir.
Ruh Halim: Huzurlu
Hayattan Beklentilerim Hayatımı öncelikle huzurlu bir biçimde geçirmek istiyorum. Bunun içinde hem ruhi, hem de maddi olarak belirli bir refaha ulaşmanın gerekli olduğuna inanıyorum. Maddi olarak rahat ve lüks yaşayabileceğim kadar para kazanma beklentim vardır… Ev, araba, lüks tüketim… Ruhi olarak da huzur verecek bir yaşam birlikteliği beklentisi içindeyim ömrümün sonuna kadar.
Birinde Aradağım Özellikler Beni etkilemeli, muhabbeti sıkmamalı, konuşurken zorla dinlememeliyim, güzel bir görünüş ve güzel bir espri anlayışı olmalı. Beni özel hissettirmeli. Zekası ile zekamı hırpalamalı, şaşırtmalı, uğraştırmalı….
Favori Korku Filmlerim: Teksas Katliamı,Sınırda,Çığlık,İçerde,It,Halloween,The Thıng,Hostel,Evil Dead,Cannıbal Holoust,Sodom’un 120 Günü,Suspiria,28 gün Sonra
Sevdiği Korku Türü: Gore,Okült,Yapı bozuculuk,Vampir,Yamyam,Aile Korkusu,pisikolojik Gerilim
Favori Film Karakteri: Michael Myeser,Leatface,Ghost Face,Jack Torance.
Favori Yönetmenler: Stephen King,Michael Haneke,Eli Roth,Dario Argento,Aleksandra Aja,Queetin Tarantino,Robrt Rodrigez,Clive Baker.
Favori Aktör: JAck Nicholsan,Katyh Bates,Asia Argento,
Favori Replik: Ooo Sorun nedir Georgie? Balon istiyorsun değil mi?
Mustafa Türkan
Kimim ben….Yalnız bir adam?….Düşmüş bir mahkum?…..Kayıp bir ruh?….Arayışlar içinde bir kul?…..Kimim ben.
Michael D-E-A-D


Alice bekletmeden Gel

Şimdi konumuza gelenlim. Konumuz malum Alice harikalar diyarı...
Tim Burton, dünya edebiyatının en ünlü eserlerinden "Alice Harikalar Diyarı'nda" yı (Alice in Wonderland) sinemaya uyarlıyor. Film için Tim Burton ile Johnny Depp yine bir arada.

Tim Burton'un yönetmenliğini üstlendiği, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden Alice Harikalar Diyarı'nda filminin çekimlerine, 2008 Mayıs ayında başlandı. Filmin gösterim tarihi olarak, 2010 yılı öngörülüyor.
Lewis Carroll'un kitabını, Linda Woolverton senaryoya uyarladı. Carroll'ın şimdiye kadar pek çok kez sahnelenen ve televizyona uyarlanan eseri, ilk kez beyazperdeye taşınmış oldu.
Filmde, Alice rolünde 18 yaşındaki Avustralyalı Mia Wasikowska, 'çılgın şapkacı' The Mad Hatter rolünde ise Johnny Depp rol alıyor. Anne Hathaway filmde Ak Kraliçe'yi, Helena Bonham Carter ise kötü kalpli Kızıl Kraliçe'yi canlandırıyor.
Filmde Alan Rickman, Michael Sheen, Crispin Glover ve Christopher Lee gibi ünlü isimler de yer alıyor.Görsel açıdan son derece bizi tatmin edecek gibi görülen film çok sağlan artık beklemekteyiz. Çabuk gel Alice...
Tema seçmek...

Melisa'nın Sessizliği

Yüzmek Biçiminde Kaydet
Halbuki bir kutunun içindeyim. Masam ve sandalyem, etrafımdaki hava, kafamdaki toka ve aklım ve fikrim ve onlara kasteden sesler tarafından paketlenmiş durumdayım. Belki de bir denizin ortası burası, bilmiyorum, göremiyorum ki..
Her şeyde bir çatlak var, ışık da içeri oradan sızar demiş cohen kişisi. Kendini bir kutunun içinde hissederken, bu cümleyi terkarlayıp durmak belki de takınabileceğin en serinkanlı tavır. düşünmek değil, kaybetmeyi kabullenmek ya da nefesini idareli kullanmak değil, kutuyu tekmelemek de değil, sadece gözlerinle ve cümlenin içindeki ritimle ışığı bulmak var. Oradan dışarı sızmak, kendini paramparça ederek, yeni bir kabuğa girdiğini farkedene kadar özgür olmak var. Vardır herhalde.
Yazmıyordum bloga, farkındayım. yazmayı düşünmediğim bir zamanın içinde dolanıyorum çünkü. Çemberler çizerken ve o çemberleri daha önce burada bir yerde bazı satırlara anlatmışken bir daha yazmak, aynı çemberi bir de şu sözcüklerle çizmenin bıktıran hazzını duymak istemiyordum. Tıkanıp kalmamalı yazı, eskinin kötü bir kopyası gibi hissettirmemeli. belki de daha çok yaşamak lâzım. Ve daha az üşenmek.
Okumak istiyorum. Denizdeki kutumun içinde içeri sızan ışığı belki de bunun için kullansam daha iyi hissedicem. ben biraz inzivaya çekileyim, daha kalabalık bir yaşam bulayım kendimde.. Sonra da insanlar.
Ne yağdı ama!

Sensiz Kalamam
Sabahın sessizliği, kimseler yok koca dünya ortasında sen kalmışsın ne gidecek yerin var nede duyabilecek birisi. Çaba gostermek istersin olmayacağını bildigi için yorulmak istemezsin düşüncelere kapılırsın saatlerce seni en güzel anlatan saatlerin korkusu sarar bir anda bir kıpırtı hissedersin, hayatın varlığını yasanacakların duygularını getirir sana aynı heycanı bedeninin olmadık yerlerinde hissedersin bu rüzgarın sesidir. Seni bana anlatacak olan bu rüzgar bana yeniden doğmayı, yeniden herseye baslamayı öğretecek olan rüzgardır. Anlatıp geçti seni bana, rüzgarları bılırsın cabuk ve ürkütücüdür etrafına ne bıraktıgını anlamazsın oda oyle gitti, bana bıraktıgı şeylerde aradım seni belki bir ipucu belki yeni bir bekleyiş
Ve sonunda buldum Bana anlatmak istedigi şeyin sırrı senin kalbinin sesiymiş cabuk geçmesine rağmen en önemli yeri atlamadan bana bırakıp gitmiş dinledim saatlerce varlığını hissettim, yaşadım ve gelmeni bekled, kocaman dünyanın sessiz kalan kısmında sende varmışsın sessizliği paylaşırken simdi sensizliği paylasıyorum onunla diyorum bu sefer sesi ile kendisinide getir özlüyorum. Bu zamana kadar getirdiğin sesinde ruhunu hissettim, bir sonraki getirdigin kokusunda bedenini hissettim, bana bu sefer kendini getir kendimin ben olduğunu hissedeyim. Beni birkez daha hayata bağlayacak herseyi ile yeni bir dünya kuracak olan sensin.
Bu kadar sessizlikte sensiz bırakma beni....
Peri Masalı
Bir kızı sevdim
O(kız) benimdi ve sevgiliydik
Öyleydi, bu doğru
Bir peri masalına aşığım
Canımı yakmasına rağmen
Aklımı kaçırsamda umrumda değil
Zaten lanetlenmişim ben
Her gün, kavga etmeye başladık
Her gece, aşık olduk
Kimse beni üzemez
Kimse beni göğe çıkaramaz(memnun edemez)
Ne yaptığımı bilmiyorum
Aniden ayrıldığımız zaman
Bugünlerde ona ulaşamıyorum
Yepyeni bir başlangıç yapmamızı kabul ettiğimde
Bir peri masalına aşığım
Canımı yakmasına rağmen
Aklımı kaçırsamda umrumda değil
Zaten lanetlenmişim ben
O(kız) bir peri masalı
Canımı yakmasına rağmen
Aklımı kaçırsamda umrumda değil
Zaten lanetlenmişim ben.